ABD kurulumlu Web Today sitesinde Ronald Patterson'un kaleme aldığı yazıda Türk ekonomisinin kur ile yaşadığı ilişkiden bahsediliyor. Aşağıda yazıdan satır başlarını bulacaksınız. Kaynağına gitmek için buraya tıklayınız.
Türkiye'nin ekonomisi Türk lirasının düşen değeri nedeniyle açmaza girerken, yatırımcılar ve ekonomistler Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ekonomi politikasının nedenlerini sorguluyorlar.
Erdoğan, bu krize neden olan eksantrik ekonomi politikasını sürdürmüştür. Motivasyonunun öncelikle dini olduğunu açıkça belirtmiştir.
Sayın Erdoğan, yaklaşık 20 yıldır Adalet ve Kalkınma Partisi başkanlığı, başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı gibi çeşitli görevlerde Türk siyasetine egemen olmuştur. İktidarının ilk yarısına iki önemli mesele damgasını vurdu:
Hararetle laik ve askeri vesayetin bir darbe yapacağına dair endişe sürdü ve aynı zamanda olağanüstü bir ekonomik büyüme yaşandı.
Temmuz 2011'de Sayın Erdoğan, Genelkurmay Başkanını ve hava, kara, deniz kuvvetleri komutanlıklarını istifaya zorladı ve bu kırılma silahlı kuvvetler üzerinde kontrol verdi. Bu her şeyi değiştiren noktaydı. Artık darbe korkusu olmadan, laik subayların zaman içerisinde sertleştirdiği İslamcı ideolojiyi tam olarak takip edebilecek pozisyona geldi.
Bu ideoloji hızla ortaya çıktı. Erdoğan 2011'de Suriye ve Mısır'daki İslamcı kardeşlerini destekledi. İsrail ve Batı ile gerilimi tetikledi ve 2012'de Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü'nü Rusya ve Çin'in egemenliğindeki Şanghay İşbirliği Örgütü lehine terk ederek diğer blokla dans etti. Hükümet, alkol üzerindeki vergileri artırdı ve satış ve reklamları sınırlandırdı ve dini okullar daha yaygın ve daha iyi finanse edildi.
Sayın Erdoğan, 2018 yılında Türkiye merkez bankasının tam kontrolünü ele geçirdiğinde, diğer tüm merkez bankalarının uygulamasının aksine, faiz oranlarını düşürerek yüksek enflasyonla mücadele etmesini talep etti. İlk başta, amaçlarını saklamaya çalıştı. 2018 döviz krizi sırasında, Erdoğan'ın danışmanı Cemil Ertem, büyük Yale ekonomistinin andıracak bir yazı yazdı.
Sayın Ertem, Sayın Erdoğan'ın görüşlerinin “bugünkü çağdaş bilimsel iktisat teorisinin konusu olduğunu” bile iddia etti.
Medyanın alay konusu olduğunda, Erdoğan ve yardımcıları sessiz kaldılar ve Türk lirası istikrarlı bir şekilde değer kaybederken düşük faiz oranları için başka açıklama yapmadılar. Bu yıl, Türk merkez bankasının yoğun döviz alımlarına rağmen, lira, Şubat ayında ABD doları başına 7'den Aralık ortasında yaklaşık 18'e geriledi. (Kısa vadeli bir düzeltme, döviz kurunu 13'e taşıdı, ancak piyasa ikna olmamış görünüyor.)
19 Aralık'ta Erdoğan, Kuran'ın paraya faiz ödemeyi yasaklayan emrini yorumlayarak siyaset yaptığını açıkladı: “Faizi sürekli düşürmemizden şikayet ediyorlar. Benden başka bir şey bekleme. Bir Müslüman olarak dinimizin dediğini yapmaya devam edeceğim. Bu emirdir.” Bu tek, feci söz liranın anında %12 düşmesine neden oldu. Sayın Erdoğan'ın politikalarının ölmüş, Amerikalı bir ekonomistin teorilerine değil, Kuran'ın canlı emirlerine dayandığının anlaşılması piyasayı ürküttü.
Sayın Erdoğan'ın faiz oranları konusunda sürdürdüğü tutum, Türkiye için korkunç sonuçlar doğuruyor. Protestolar ve açlık yayılıyor ve ülke Venezüella'nın yoluna gidebilir.